Sultan Süleyman yetkileri ile Çankaya’da oturmak isteyen başbakan, halkına her türlü eziyeti yapmaktan, hakaret etmekten zevk duyuyor sanıyorum.
Hani demişti ya kendi söylediklerini unutarak veya inkâr ederek,ispat edemeyenler alçaktır, şerefsizdir, namussuzdurlar diye.
Eeee! Bal gibi de ispat edildi, Sonra ne oldu dersiniz? Kime gitti bu sözler acaba?
Yahu yetti artık be! Ne namusumuz ne cibilliyetimiz kaldı, üstelik milletimizi ayaklar altına aldı.
Bu kadar da olmazdı tabi. Söyledikleri, yaptıkları yenilir yutulur cinsten değil başbakanın.
Hele şu Ergenekon düzmecesi, sonra PKK ya statü, bardağı taşırdı artık.
Ne korku imparatorluğu ne yıldırma senaryoları revaç bulmadı. Aksine bizleri kendimize getirdi.Türk Milleti adeta şahlandı.
TC yi kaldırdınız ne oldu? Sadece iki günde 10 milyon kişi sosyal medyada adının başına gözünüze sokarcasına TC. Yazdı.
Gelelim AKP baba yasasına;
Sayın Erdoğan Türk ve Türk Milleti kavramlarını yeni anayasadan çıkardı, tüm istediklerini de yaptı farz edelim, hangi milletin padişahı olmak istiyor açıkça merak ediyorum.
Kürdistan imparatoru mu, yeniden Osmanlı padişahlığımı yapmayı düşünüyor acaba?
Kürt ve Osmanlı hanedanlığı ile bir bağı olmadığını biliyoruz da kendisini hangi milletten hissettiğini veya işi nereye götürmek için çabaladığını bilmiyoruz.
Çünkü barış diyor ama hiçbir açıklama yapmıyor.
Amerika kendisine ne vaat etti orası da meçhul!
.Daha birkaç ay evvel Ergenekon Davası için
“İçeride 400′e yakın emekli muvazzaf subay var, bunları ağırlıklı kısmı tutuklu ve bu arada da yine mağdur veya şüpheli şeklinde çağrılanlar oluyor. Bir de bir ajan meselesi çıktı. Bana göre bunların örgüt kurmaktan, örgüt elemanı olmaktan içeride olması çok ağır.
Cezaevinde mama ile beslenenle var. Hastanede bu kişiler ikinci bir cefa çekiyor. yargıyı yargılama amacı içinde değilim. Ama doğru adımlar atmak lazım. Bunların içinde karacısı var denizcisi var. Terörle mücadele etmek için onlara ihtiyacımız var, ama oralara gönderilecek subayımız kalmadı.”
Derken, nasıl da üzgün bir tavır takınmıştı değil mi? Neredeyse timsah gözyaşları dökecekti.
Sanki tüm olanları kendisi ayarlamıyormuş, sanki PKK ile mücadele etmiş te zafer kazanmış gibi hava atıyor bir yandan.
Bir avuç PKK lı haine karşı ciddi savaşmak şöyle dursun, üstüne üstlük savaşan ordumuz komutanlarını birer suçlu ilan ederek zindanlara kapattı. Terörist başı ile adam yerine koyarak masada anlaşma yapmaya çalıştı.
Demek ki PKK’ya gücü yetmedi ama Suriye’ye yurdumuzda beslediği militanları salarak kafa tuttu halen yıkmak için uğraşıyor. Ne iştir bu ya?
Suriye’yi bırak ta kendi vatanında ki “tabi vatanın sayıyorsan” PKK yı temizle. Anaların yaşları o zaman diner Sn. Erdoğan.
Yooo, PKK ya laf yok onlar krallar gibi ortalıkta cirit atarlar. Şartlar koşarlar, silah bırakmayacağız derler. Ne ala ya! Adamlar alikıran baş kesen oldular AKP sayesinde.
Başbakan canı ister koftiden yargıdan şikayet eder görünür, istediği zaman da emreder, talimat verir.
CHP adil yargılamanın sağlanması için verilen yasa teklifleri vermişti neden ret ettiniz diye adama sormazlar mı?
8 Nisanda Türkiye ‘nin çeşitli illerinden otobüslerle Silivri’ye giden binlerce kişiye ki ben de vardım aralarında yapılan zulüm ancak düşmana yapılır. Üç gündür yediğim gazlardan kendime gelemedim.
Gazlardan kaçmak mümkün olmayınca ezilme tehlikesi geçirdik, bayılanlar, yerlerde sürüklenenler, çamur banyosu yapanlar oldu. Aralarında yaşlılar, çocuklar vardı.
PKK lı hainlere yapılmayanlar bize yapıldı.
Bu mu ileri demokrasin ey başbakan? Vay böyle ileri demokrasinin canına okuyayım be!
Bizleri oraya sırtımıza zincir vurup, ayaklarımıza prangalar takarak hiç kimse zorla götürmedi.
Bizleri orada birleştiren ulusal güvenliğimizin kalmamış olması, geleceğimizin zatıaliniz ve hükümetiniz tarafından tehlikeli sulara sürüklenmek istenmesiydi.
10 senedir Türkiye’yi ne hale getirdin, ey başbakan eserinle gurur duy.
Demokratik hakkımızı kullanarak adaletin olmadığı yargıyı protesto etmek için, esir tutulan, aylardır, yıllardır savunma bile yapamayan, yaptırılmayan, bizler için her biri kahraman olan vatan sevdalılarımız için oradaydık.
Hiçbir yanıcı, yıkıcı madde yoktu yanımızda.
Bizlerden korkmanıza gerek yoktu. Bizler çağdaş insanlarız. Kul hakkı yemedik, vatanı satmaya kalkmadık, PKK ile anlaşma yapmadık. O soğukta çeşitli zorluklara rağmen adalet, hak, hukuk istemeye gittik.
Orada olmayan adalet için size seslenmeye, sesimizi duyurmaya gittik. İstifanızı istedik.
Başbakanın talimatı ile CHP li vekillere, TGB ve İŞÇİ Partisine, ADD ye soruşturma açılmış. Varsın açılsın ne olacak yani?
Bir gün gelecek esas suçlular Yüce Divanda yargılanacaklar. Bunu da kimse unutmasın. Bizim verecek hesabımız yok ama ya onların!
****
Gelelim CHP ‘nin basına yansıyan iç meselesine.
Şu kadar söyleyeyim.CHP Uşak Milletvekili Sn. Dilek Akagün Yılmaz’ın yanındayım hem de tüm benliğimle. Tıpkı Sn. Birgül Ayman Güler’in yanında olduğum gibi.
Neredeyse yıllardır tüm basında CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu hakkında TR705 koduyla Stratfor’un kaynakları arasında yer aldığı, tescilli bir CIA ajanı olduğu yazılıp, çizildi.
Ben dahi CHP ‘in bu konuda açıklama yapmamasına açıkça içerlemiştim. Çünkü sorulara yanıt veremez duruma gelmiştim. Galiba geç te olsa bir açıklama yapmış Sn. Tanrıkulu ama ben takip edememişim veya basında yeterince yer almamış. Bu konuda bir basın açıklaması yaptığının bilmiyorum şahsen.
Sn. Tanrıkulu eskiden PKK avukatlığı yapmış, sonradan değişmiş, doğru yolu seçmiş olabilir diyelim.
Kendisini CHP den Milletvekili yapan Sn. Kılıçdaroğlu da böyle düşünmüştür. Ancak Tanrıkulu da CHP’nin kuruluş felsefesine ve ilkelerine, misyonuna aykırı sözler ve işler yapmamaya özen göstermelidir.
Gizli bir oturumda olanların medyaya yansımasını ve Tanrıkulu’nun ne olursa olsun bir bayanın üzerine şiddet uygulamak üzere yürümesini de esefle kınadığımı söylemek isterim.
CHP’den istifa eden Adıyaman Milletvekili Salih Fırat’ın AK Parti’ye bir bahane ile katıldığını gördük. CHP cumhuriyeti kuran büyük bir partidir. Kimsenin bu kuruma beslenmek, şöhret olmak için çakma vekil olarak gelmeye hakkı yoktur. Aklıyla, düşünceleriyle, yaptıkları ile Atatürk’ün partisine katılmışsa, ya ideolojisini kabul eder ya da çeker gider. Bu kadar basit bu iş.
Şimdi AKP ‘ye ve yaptıklarına harcamalıyız enerjimizi.