Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin görevden alınmasına yol açan halk hareketin ve onu destekleyen Ordunun müdahalesinden sonra, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’nin Mısır’ın yeni yönetimine toplam 8 milyar dolarlık bir yardım yapacağı medyada yer aldı.
Bu arada ABD Genelkurmay Başkanı Dempsey’in Suriye’deki iç savaş için 10 yıllık bir sürenin öngörüldüğünü ifade ettiğini öğrendik. Fransa’nın daha önce etki alanında olan Kuzey Afrika ülkelerinin, Suriye ve Mısır’la yakından ilgilendiğini izliyoruz. Mısır’daki yeni yönetimin hem ABD, hem Batı tarafından, sesleri çıkmasa da iyi karşılandığını görüyoruz. Bütün bunlar neye işaret ediyor? Acaba bölgede yeni bir bloklaşma mı var? Ya da ABD/Batı bölgede bir politika değişikliğine mi gidiyor? Gördüklerimiz, duyduklarımız yeni gelişmelerin işaret fişekleri mi?
Bölge ülkelerinin yönetilebilirliğinde sorun !
Tunus, Libya ve Mısır’da meydana gelen halk hareketleri sonrasında oluşan yeni yönetimler ve meydana gelen olaylar, Suriye’de devam eden iç savaş, bunun Irak’ı ve Lübnan’ı etkilemesi küresel ve bölgesel aktörleri ürküttü. ABD/Batı ve onların bölgedeki müttefiki olan Suudi Arabistan, BAE, Katar ve Körfez ülkelerinin mevcut yönetimlerinin endişeye kapıldıkları, ortaya çıkan durumun kendi çıkarları ve rejimleri açısından tehlike arzettiğini gördükleri bir vakıadır.
Türkiye’de parlatılan Ilımlı İslam hareketinin Ortadoğu ve Magrip ülkelerine örnek olması gerekirken, ABD/Batı ve onların bölgedeki müttefiklerinin istemediği bir durum oluşmuş,Ortadoğu ve Magrip ülkelerinin yönetilebilirliğinin tehlikeye girdiği görülmüştür. ABD/Batı’nın bölgede kendi İslamını geliştirmesi mümkün olamamıştır. Her ne kadar ABD/Batı hem Türkiye,hem de Ortadoğu ve diğer İslam ülkelerinde, hatta Müslümanların bulunduğu ülkelerde Gülen cemaatinden faydalanma yoluna gittilerse de, şimdi güçlenen bu cemaati dizginlemeye çalışmaktadırlar.
Korkutan gelişmeler !
Ortadoğu ve Magrip ülkelerinde önemli bir güç odağı olan Müslüman Kardeşler’in ardı ardına ülkelerin yönetimlerine gelmesi ve uygulamaları,ABD/Batı, Suudi Arabistan, BAE ve Körfez ülkelerini korkutmuştur.
Diğer taraftan Suriye iç savaşıyla bölgedeki El Kaide ve El Nusra gibi radikal İslamcıların faaliyetleri, bölgeyi içinden çıkılmaz bir duruma getirmiştir.Suriye konusunda muhalifleri destekleyen ABD/Batı, Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye arasında da sorunlar ortaya çıkmıştır.
Hizbullah’ın Suriye ordusu yanında savaşması, çatışmaların, bombalamaların Irak’a yayılmasıyla iç savaş yeni bir boyut kazanmıştır.
Yeni girişimler !
Bütün bu karmaşa arasında küresel ve bölgesel aktörler yeni girişimlerde bulunmakta ve yeni ittifaklara yönelmektedirler.Rusya, Çin ve İran’ın Esad’ın yanında yer alması iç savaşta dengeleri büyük ölçüde etkilemiştir. Özellikle Hizbullah’ın Esad güçlerini desteklemesi muhaliflerin bazı bölgeleri kaybetmelerine neden olmuştur. Ortaya çıkan bu durumdan en memnun olan herhalde İsrail’dir.Evet, bölgede kaos hâkimdir ve bu durum uzun süreceğe benzemektedir. Suriye’de iç savaşın devam etmesi, Hizbullah’ın Esad güçlerine yardım etmesi, Mısır’da Müslüman Kardeşler iktidarının devrilmesi İsrail’i bir süre için rahatlatmış, bölge ülkeleri ve dünyanın dikkatini kendinden uzaklaştırmıştır. Diğer taraftan küresel/bölgesel aktörler ortaya çıkan sorunları çözmekle meşgulken,İsrail’in mevcut politikalarını rahatlıkla sürdürmesi mümkün olacaktır. Bu arada İran’ın nükleer silah geliştirme gayretleri ABD ve İsrail’in gündeminden düşmeyecektir. Mevcut kaos ortamından özellikle İsrail faydalanmayı düşünebilir. Fakat böyle bir müdahale bölgedeki ateşin daha da büyümesine neden olabilir. ABD’nin en azından şimdilik böyle bir müdahaleye müsaade etmeyeceği düşünülebilir.
İttifaklar ve politikalar !
Bölgedeki çatışmalar, olaylar ABD/Batı ve müttefikleri açısından neler getirebilir, yeni bloklaşmalar olabilir mi? Bu konuda görülenlerden biri Barzani-Maliki arasındaki görüşmeler ve yakınlaşmadır. Bu yakınlaşma Irak’taki tansiyonu azaltıp ABD/Batı’yı rahatlatır.Diğer taraftan Suudi Arabistan-Katar-BAE, Körfez ülkeleri-Mısır bölgede yeni bir ittifak yaratabilirler.Bu ittifak ABD/Batı tarafından desteklenir. Suriye bölgedeki yalnızlığından kısmen kurtulabilir. Bu da Suriye için yeni çözümlerin devreye girmesini sağlayacaktır.
Avrupa ülkeleri özellikle İngiltere,Fransa ve Almanya bölgeye daha çok müdahil olabilirler.Çünkü oluşan yeni ortam Batı’nın ekonomik krizden çıkışı için yeni fırsatlar yaratabilir.
Bu durumdan en zararlı çıkacak ülkenin Türkiye olacağı aşikârdır. Küresel aktörlerin planlarına paralel hareket eden ve kendine çok güvenen Türkiye bölgede uyguladığı yanlış politikalar sonucu büyük ölçüde ekonomik kayba uğrayacaktır. Mısır, Suriye ve Müslüman Kardeşler’in hâkim olduğu ülkelerle bir Sünni blok teşkili Magrip dâhil gerçekleştirilememiş ve yeni bir arayışa girilmiştir. Bu yeni arayışta Türkiye, uyguladığı politikalar dolayısıyla bölgede tecrit edilebilir. ABD/Batı bölgede Müslüman Kardeşler’i ve radikalleri dengeleyecek, laik, liberal ve ılımlılardan oluşan yeni bir cephe örgütleme yoluna gitmiştir.
Bütün bunlar yapılırken, Avrupa’daki Müslümanların radikalleşmesini önleyici tedbirler alınmaktadır. Bundan sonra Türkiye ‘deki siyasi İslamın ve cemaatin yeterli desteği bulamayacağı açıktır. Son günlerde siyasi İslam ve cemaatin ilgisinin Güneydoğu’ya kaydığı ve bölgede ABD politikalarına uygun ortam yaratılmaya çalışıldığı da unutulmamalıdır.
Mevcut ortamın kazananları !
Şu ana kadar mevcut durumdan en kazançlı çıkanların İsrail, Barzani, Suriye’deki Kürt bölgesi ve Türkiye’deki Kürt hareketi olduğunu söyleyebiliriz. Bunları önümüzdeki dönemde daha rahat görme imkânını bulacağız.
Demokrasi, adalet, özgürlük ve esenlikler dilerim.