10 Ağustos 1920 Türkiye’nin resmi şekilde parçalanmış olduğunu dünyaya ilan eden Sevr Anlaşması’nın imzalandığı gün...
Ancak 2013 Türkiye’sinde tuhaf olan şey, bu tarihin bazı kesimlerce hala kutlanabiliyor olmasıdır.
Sevr Anlaşması’nın kutlayıcılarının amacı, söz konusu anlaşmanın esaslarının bugünün gündemine taşınması ile ilgili niyet, arzu ve hedefi canlı tutmaktan ibarettir.
Bu niyet, bu arzu ve bu hedef, kısaca şudur:
- Osmanlı İmparatorluğu’nun etnik temellere göre parçalanması...
- Bu parçalanmanın sonucunda bağımsız [gerçekte emperyalist güçlere bağımlı] bir Ermeni Devleti kurulması...
- Özerk ve daha sonra bağımsız [yine gerçekte emperyalist güçlere bağımlı] olacak bir Kürt Devleti’nin kurulması...
- Osmanlı ülkesinin geri kalan toprakları üzerinde değişik etki alanları ve parçalanmalar yaratılması...
Anadolu’da, “Ya bağımsızlık; ya ölüm” sloganı doğrultusunda silaha sarılan ulusal direniş hareketi, Sevr Anlaşması’nı, daha imzası kurumadan yırtıp atmasaydı, bakın neler olacak[idi?..]
- Trakya ve Batı Anadolu Yunanistan’a verilecek...
- Sivas, Malatya, Adana Urfa, Antep, Maraş ve Suriye; Fransa’ya verilecek...
- Musul dâhil Irak ve Arabistan; İngiltere’ye verilecek...
- Güneybatı Anadolu, oniki adalar ve Rodos; İtalya’ya verilecek...
- Doğu Anadolu’da bir Ermeni ve bir Kürt devleti kurulacak...
- Boğazlar ve İstanbul, ayrı bir bayrağı olan Komisyon tarafından yönetilecek... (idi!..)
Türkiye haritasını elinize alıp şöyle tepesinden, “kuş” bakışı bir bakıverin bakılım: Geride ne kalacak (idi?..)
Ancak Sevr bu noktada da durmuyordu…
Geride kalan topraklar üzerinde ancak aşağıdaki koşullarda barınabiliyor (duk:)
- Türklere bırakılan bölgede asker sayısı 50.700’ü geçmeyecek, devletin ağır silahı bulunmayacak;
- Deniz kuvvetleri 13 küçük gemiyi geçmeyecek ve devlet hazinesi Batılı galip devletlerden oluşan bir komisyonca yönetilecek;
- Ve kapitülasyonlar ilelebet sürecek, devam edecek...
(idi!..)
Yani tümüyle ve açıkça ve resmen sömürge bir ülke olarak, tarihin karanlık bataklıklarına doğru gömülecektik...
İşte bugün mesele yine bu aynı eksende düğümlenmektedir…
Osmanlı’ya Sevr Anlaşması’nı dayatarak imzalattıran güçler, bugün yine aynı koşulları çeşitli maskeler altında öne sürmekte ve hayata geçirmeye çalışmaktadırlar…
Sevr’i imzalayan kadro Osmanlı’nın insanlarıydı.
Bugün Türkiye’yi Sevr’e geri götürmek isteyenlerin TC numaraları var…
2013’ün Türkiye’sinde bir de şu gerçeğin altını çizmek önemli:
Kurtuluş Savaşı Yunanlılara karşı verildi.
Ama savaşın sonunda imzalanan Lozan Anlaşması’nda masa oturan İngiltere ve Fransa’dır.
Yani Yunanistan’ın Lozan Anlaşması’nda, “maşa” sıfatı ile de olsa, imzası yoktur.
Bu gerçek önemlidir ve Türkiye’nin bugünkü dış politikasını belirleyenler tarafından bir kez daha ciddiyetle düşünülmelidir.