Önümüzdeki yıl Avrasya coğrafyasında son çeyrek yüzyılın en büyük olan eşi görülmemiş devletler arası projesi hayata geçirilecek.
Söz konusu proje, yeni üyelerin katılmasına açık olacak Rusya, Kazakistan ve Belarus’tan oluşan Avrasya Ekonomik Birliği’dir. Dünya ekonomisi merkezinin doğuya doğru kayması koşullarında Rusya küresel ekonomik büyüme merkezine dönüşen Asya Pasifik bölgesinde de daha aktif şekilde faaliyet gösterecek. Uzmanlara göre Avrasya bütünleşme sürecinin gelişmesi çeşitli Batı birliklerinin çok ciddi rakiplerinin ortaya çıktığına işaret ediyor.
Avrasya bölgesinin yaklaşık üçte birisini kapsayan Rusya’nın çok büyük ve henüz tam keşfedilmemiş potansiyeli sadece onun insan ve kaynak potansiyelinden değil, ulaşım ve transit imkanlarından ibarettir. Üyeleri geleneksel olarak Güney Doğu Asya ülkeleriyle işbirliğini yapan Avrasya Ekonomik Birliği kurulduğunda dünya güç ve karar alma merkezleri mutlaka değişmiş olacaktır. Bu eğilim bugün de gözlenmektedir. Tam da bu nedenle Rusya, Belarus ve Kazakistan’ın çabalarından memnun olmayan güçler vardır. Ve bunun için Ermenistan ve Kırgızistan dahilinde yeni bütünleşme birliğinin olası üyelerinin dikkatini bu projeden başka bir yana çekmeye, ekonomi ve jeopolitika bakımından kendileri için hiç yararlı olmayan seçenekleri teklif etmeye çalışıyorlar. Siyasi uzman Ajdar Kurtov, Rusya’nın Avrasya bütünleşme süreçlerinde geleneksel olarak oynadığı özel rolü kaydederek şunu söyledi:
‘ Yüzyıllar boyunca Rusya, Avrasya’daki topraklar ve halkları tek siyasi, ekonomik, kültürel ve tarihsel alan içinde birleştirmeye çalışıyordu. Tarihe baktığımızda gayet başarılıydı bu işte. Ama Sovyet Birliği jeopolitik karşıtlarının faaliyetleri dahilinde bir sürü sebepten dolayı dağılmıştı. Aradan bir çeyrek yüzyıl geçmiş ve siyasetçilerin SSCB’den ayrılma sebebi olarak ileri sürdükleri hedeflere ulaşılmadığı ortaya çıkmıştır. Bağımsızlığını ilan etmiş birçok ülke AB’nin arka kapısı rolünü oynuyor. Tarih gösterdi ki ayrı olarak yaşayıp büyük masraflarla ilgili sorunları çözmek yerine bunu birlikte yapmak çok daha iyidir.
Avrasya bütünleşme sürecinin ekonomik faydası katılımcıları için ortadadır. Modern dünyamızda büyük doğal, iş, siyasi, insani, askeri kaynaklara sahip olmadan rekabette başarılı olmak zordur. Mevcut olan potansiyelin birleştirilmesi doğal olarak Avrasya Ekonomik Birliği’nin önemini ve gücünü arttırıyor. Birliğin kurulması, teknolojiler, tecrübe değişimini, her üye ülkesi ve genel olarak bütün birliğin ekonomik gelişmesi koşullarının eşit olmasını öngörüyor. Bu da, iş gücü verimliliğinin artması için imkan verecek ve sonuçta dünya pazarında ürünlerin rekabet gücü, yaklaşık iki yüz milyon kişinin sosyal garantilerini sağlayacak. Bu da sadece ekonomi ile ilgili avantajlardır. Bu sürecin jeopolitik yararları da ortadadır. Sıkı işbirliğini yapan ülkelerin birbiriyle çatışıp bölgede istikrarsızlık yaratacağı çok şüphelidir.'
Jeopolitika Dergisi Baş Editörü Leonid Savin, Rusya Bugün Ajansına verdiği demeçte Batı’nın Avrasya bütünleşme sürecine karşı olmasının nedenlerini anlattı:
‘Onlar kendileri için bunu bir tehdit olarak görüyorlar. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Versay Antlaşmasının imzalanması için müzakereler yapan politikacılardan Halford Mackinder döneminden beri Batılılar Rusya’nın Avrasya ve Afrika’nın oluşturduğu ‘dünya adası’nın merkezi olduğunu düşünüyorlar. Mackinder’e göre bu adayı kontrol altında tutan bütün dünyayı elinde tutuyor. Politikacı, Rusya’nın etrafındaki ülkelerin birleşmesi halinde Batı hakimiyetinin sonu geleceğini düşünüyordu.
Görünüşe göre ABD Mackinder’in düşüncelerini benimsemiş ve şu an aktif şekilde Avrasya bölgesini parçalama ve orada müttefik devletlerini kurma politikasını izlemektedir. Yine de ABD’nin dev imkanlarına rağmen her zaman başarılı değildir. Tarih bunun bir sürü örneğini veriyor !