CHP ve MHP’nin Erdoğan’a karşı tavrı çok dikkat çekici. Erdoğan Öcalan’la Türkiye’nin bölünmesine yol açacak “açılım” peşinde. Bunu da açıkça savunuyor.
Halkın tepkisinden korkmasa Öcalan’la birlikte anayasa yapacak.CHP’den bu konuda çıt yok. Öcalan’la yürütülen pazarlıklara ses çıkarmıyor, sadece “bize bilgi verilmiyor” diyor.
Erdoğan, Taksim Gezi Parkı protestosu ile başlayıp tüm ülkeye yayılan halk direnişini karalamak için “Terörist başı posteri astılar” diye meydan meydan dolaşıyor. Kılıçdaroğlu, “Oslo’da,İmralı’da Öcalan’la sarmaş dolaş olan sen değil misin?” diyemiyor.
Neden acaba?
Arınç BDP’yi övdü !
Taksim Gezi Parkı protestoları nedeniyle Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “BDP’nin olayın ilk anından itibaren takındığı tavrı takdir ediyor ve kendilerine teşekkür ediyoruz” dedi.Kılıçdaroğlu, Arınç’ın bu açıklamasını bile Erdoğan’ın yüzüne çarpamıyor.
Muhalefet böyle olunca Erdoğan ve AKP yöneticileri zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyor.
Suriye konusunda da aynı!
Erdoğan Türkiye’nin Suriye sınırını teröristlere açtı. Ne kadar terör grubu varsa Hatay’a,Kilis’e, Mardin’e,... yerleşti. Türkiye toprakları teröristlere tampon bölge oldu. En sonunda Bağdat’taki, Şam’daki büyük patlamaların benzeri Reyhanlı’da yaşandı. 53 kişi öldü.
Erdoğan yine yavuz hırsız misali suçu başkasına yıkmaya çalışıyor. CHP Genel Başkanı, “Erdoğan’ın Esad’tan farkı yok” diye Esad’ı hedef alıyor.
Bahçeli’nin durumu !
Bahçeli’nin durumu da ortada. Taksim Gezi Parkı ile başlayan ve tüm yurda yayılan eylemlere yasak getirdi. “Gidecekler istifa dilekçelerini versin, öyle gitsin” dedi. Taban kendisini dinlemeyince biraz esnedi.
Sanki “Hükümet yıkılacak”diye neredeyse ödü koptu. Doğal olarak AKP’lilerin takdirini kazandı.
‘Duran adam’ eylemini yanlış anladılar !
Erdoğan bağırıp çağırsa da muhalefetten memnun. “Böyle muhalefet olduktan sonra yine paçamı kurtarırım” havasında. O nedenle ortalıkta dolaşıyor. Muhalefetin tavrı nedeniyle AKP’li yöneticiler de mutlu.“Bakmayın Başbakanımızın söylediklerine. Muhalefetin tavrı sayesinde olaylar daha fazla büyümedi” diyorlar.
Halk hareketinin iktidar kadar muhalefeti de korkuttuğu konuşuluyor. Muhalefetin olayları bir an önce bitirmeye çalışması da buna yoruluyor.
Halk “Silkele düşecek” diyor, muhalefet “ben de düşerim” kıpırdamıyor. Direnişe destek veren milletvekilleri de olmasa halkın tepkisi daha farklı olacak. Park forumlarında vatandaşlar tepkili. “Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ‘duran adam’eylemini yanlış anladılar herhalde” diye sitem ediyorlar.
Batı hastalığı!
Halk direnişine karşı Hükümetin izlediği polisiye politikalara Batı kamuoyundan da büyük tepki geldi. Daha önce halkın direnişine değil,Cumhurbaşkanı Gül’e sarılan çevreler şimdi de Batı’ya umut bağladı. “AB, AB” deyip duruyorlar.
Kendilerine yapılan Batılı diplomat ziyaretlerinden etkilenmiş durumdalar. 2011 seçimleri öncesinde de benzer şeyler yaşanmıştı. “ABD ve AB artık AKP’yi desteklemeyecek” palavralarının nasıl sahte olduğu seçim akşamı ortaya çıkmıştı.
Şimdi de aynı havuca kananlar var. Halk hareketinin AKP ile birlikte kendilerini de süpüreceği endişesiyle “Batı hastalığı”na tutulanlar yine ortalıkta.
Ama artık etkisizler. 20 günü aşkındır süren halk isyanının sesi bu tür vızıltıları ezip geçiyor...
Halk gücünün farkına vardı. 19 Mayıs 2012 İstiklal, 29 Ekim Ulus, 10 Kasım Tandoğan-Anıtkabir, 13 Aralık-8 Nisan Silivri, 19 Mayıs 2013 Sıhhiye’de açılan yol giderek genişliyor.
Bu yolda herkese yer var. Bayrağını, Atatürk’ünü alan gelsin. Gerisi teferruat...