Bütün Türkiye’deki vatanseverler gibi dün Ankara-Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi ile civarını hınca hınç dolduran yığınlar da isyan çığlıklarıyla beraber “Ne yapmalı” sorusunu yüksek perdelerden soruyordu!
Gelinen fiili işgal noktasında ağıt yakmak artık timsah gözyaşıdır.
Tayyip-Öcalan figürlerinin Şeyh Said ve Seyit Rıza’ların günümüzdeki versiyonları oldukları ve onlar gibi küresel hegemonların taşeronluğuna soyundukları vakıadır.
Buradan hareketle gün serzeniş, ağlama, şikayet ve tepinme zamanı değil, demokrasi çerçevesinde göğüs göğüse mücadele günüdür.
Acil olarak yapılması gereken birkaç şey şudur:
1) Yasa ve ahlak dışı olmamak kaydıyla taarruza geçilmeli mesela sanal medya kullanılarak seferberlik iklimi yaratılmalıdır.
2) Milli-Üniter devlet ve Atatürk adına ödedikleri ağır bedellerle günümüzün Kuvayı Milliye Hareketi olduğu artık ispatlı olan İşçi Partisi ile TGB kucaklanmalı ve örgütlü mücadele de deneyimi olan İşçi Partisi’nin birikimlerinden yararlanılmalıdır.
3) Kılıçdaroğlu ile Bahçeli’nin AKP-PKK ihanetine karşı muhalefeti bloke ettiği olgusu açıktan haykırılıp merkezde milli bir siyasi oluşum için zemin inşa edilmelidir.
4) İslamcı-faşist-bölücü AKP diktatörlüğünü yıkmanın olmazsa olmazı toplum ile iletişimdir ki bunun yegane metodu misyonu tescilli Ulusal Kanal ile Aydınlık Gazetesine sahiplenmektir zira muhalif diye bilinen kimi gazete ve televizyonların bile güdümlü olduğu ortadadır. Buradan hareketle ülke bekası bağlamında zerre hassasiyeti olan herkes Aydınlık ile Uusal Kanal’a reklam ve ilan vererek büyümesine katkı sunmalıdır.
5) Her fırsatta kamuoyu ilgisini çekecek farklı ve kitlesel demokratik eylemler yapılıp teslim olunmayacağı mesajı verilmeli ve kitleye cesaret aşılanmalıdır.