Emekli Büyükelçi, tarihçi-yazar Bilal N. Şimşir, sonu belli olmayan Kürt açılımının sürdüğü günümüzde Lozan, Kürdistan hayali ve hedefteki Türkiye ile ilgili önemli açıklamalar yaptı. Bilal Şimşir, “İsmet Paşa’nın acemi diplomatlığı başarı sağladı. O olmasaydı, bu kadar baskıya kimse dayanamazdı” dedi.
Usta gazeteci Hulki Cevizoğlu’nun Ulusal Kanal’da canlı olarak yayınlanan Ceviz Kabuğu programında bu hafta “Lozan, Kürt politikası ve Kürdistan hayali” konusu ele alındı. Emekli Büyükelçi Şimşir, Lozan’ın bilinmeyenleri hakkında şok açıklamalar yaptı.
“AMERİKA LOZAN’I TANIMADI” GERÇEĞİ!..
Bilal Şimşir: Okullarda, “Lozan 100 yıl için yapıldı, 2023’te bitecek” diye anlatılıyor. Ama barış antlaşması süreli değil, ebedi yapılır. “100 yıl geçti, buyrun işgal edin” mi diyeceğiz?
Hulki Cevizoğlu:Amerika Lozan’ı tanımadı mı?
Bilal Şimşir: Amerika politikası Montrö doktrini gereğince, Avrupa’nın işlerine karışmamayı gerektiriyordu. Sevr’de de Amerika’nın imzası yoktur. Çünkü gözlemcidir.
Esas Lozan Antlaşması’ndan farklı olarak 6 Ağustos 1923’te Amerika ile diplomatik ve ticari ilişki anlaşması imzalandı ama Senatoları bunu onaylamadı. Bu, diğer barış antlaşmasından farklı. Karıştırılan budur. Ermeni-Rum lobisi 1923-26 arası büyük kampanya yürütüyordu. Çünkü bu antlaşma Ermenistan ve Yunanistan’ı tatmin etmiyordu. Öfkeliydiler. Arkalarında da İngilizler vardı.
Lozan’da 3 anlaşma vardır:
1- Barış Antlaşması. Bu esas antlaşmadır. Tarihi 24 Temmuz 1923’tür.
2- Dostluk Antlaşması. Bu, Polonya ile yapılmıştır ve asıl Lozan antlaşmasından bir gün öncesi 23 Temmuz 1923’tür.
3- Dostluk Antlaşması. Bu, Amerika ile yapılmıştır. Tarihi 6 Ağustos 1923’tür. ABD Senatosu bunu imzalamamıştır.
Amerika 1820’lerden beri Montrö doktrini peşinde idi. Avrupa işlerine ve Avrupa savaşlarına karışmayacağım, diyordu. Montrö doktrini ile Amerika, Avrupa’nın sömürgeciliğinden kendisini korumak istiyordu. Çünkü, o dönemde Avrupa, İngiltere çok güçlü idi ve Amerika’dan da panrça koparırlar korkusu vardı. Amerika, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra emperyalist oluyor, ben 1 numarayım demeye başlıyor.
MUSTAFA KEMAL’İN ABD’YE YAKINLAŞMA GEREKÇESİ…
Hulki Cevizoğlu: Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk’ün ABD’ye yakınlaşma çabaları var. Bazı kesimler bunu, Mustafa Kemal’in Amerikan mandasını savunduğu biçiminde açıklıyor. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?
Bilal Şimşir: Atatürk, ABD İngiliz sömürgesiydi, onlar da sömürgecilikten kurtuldu, bizi daha iyi anlarlar diye Amerika’ya yakınlık gösterdi. Bağımsızlık savaşını daha iyi anlatırız, mantığı vardı.
Hulki Cevizoğlu: Birkaç gün önce 23 Nisan’ı kutladık. Daha doğrusu AKP iktidarı geniş katılımlı kutlamaları engelledi, stadyumlarda kutlanmadı, Başbakan birden bire hastalandı ve her zaman olduğu gibi törenlere katılmadı. Önceki yıllarda 19 Mayıs kutlamalarında da aynı şeyler oldu.
Yani, bir yandan ABD Lozan’ı kabul etmiyor deniyor, öte yandan kendi hükümetimiz Lozan’daki kazanımlarımızı, bayramlarımızı kutlamıyor!
Bilal Şimşir: İşin özü şu. Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’yi de içine alarak Anadolu-Mezopotamya’yı birleştirip büyük bir devlet kurmak hedefleniyor. Federasyon şeklinde. Federasyon olmaz ama Türkiye Cumhuriyeti’nin parçalanmasına gider.
Hulki Cevizoğlu: Federasyonların da başarılı olduğu ileri sürülüyor. ABD örnek gösteriliyor.
Bilal Şimşir: Almanya ve ABD başarılı federe devletler. Onların kuruluşu ile bizimki farklı. Almanya 16 bağımsız devlet idi, merkeze doğru birleşti. Türkiye, tekilden federasyona giderse merkezkaç olur, dağılır.
Hulki Cevizoğlu: Günümüzde Kürt açılımı adı altında yapılanları, PKK terör örgütü ile görüşmeleri, ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Sevr Kürtler için bir umut, Lozan ise hezimettir, deniyor.
Bilal Şimşir: Sevr’de Ermenistan bağımsız devleti kuruluyordu, Kürtlere devlet değil özerklik verilecekti. Doğu (Kafkasya) sınırı daha önce Moskova ve Kars-Gümrü Antlaşması ile kesinleşmişti. Suriye sınırı da, Fransa ile yapılan Ankara Antlaşması ile kesinleşmişti. Lozan’da kesin çizimi oldu.
LOZAN’I KAYBETSEYDİK “İSTANBUL’SUZ BİR CUMHURİYET” KURACAKTIK!
Hulki Cevizoğlu: Türkiye Lozan’da isteklerini nasıl kabul ettirdi? İşgalci devletler kabul etmiyoruz deseydi savaşacak gücümüz kalmış mıydı? Hani hep denir ya, “Savaşta kazanıp, masada kaybediyoruz” diye. Bu kez tersi olup masa başı manevraları ile mi kazandık?
Bilal Şimşir: İsmet Paşa’dan başkası dayanamazdı bu kadar baskıya. Onun acemi diplomat olması başarı olmuştur belki de. 4 Şubat’ta Lozan görüşmeleri kesildi, 23 Nisan’da başladı. Lord Curzon (İngiltere Dışişleri Bakanı) çıldırmıştır.
Hulki Cevizoğlu:Lozan görüşmeleri sırasında İstanbul işgal altında idi, sadece Anadolu kurtulmuştu. Türkiye Lozan’ı kaybetseydi Anadolu’da mı var olacaktık? Ya da, şimdiki Avrupa parası Avro’nun üzerindeki gibi İstanbul Avrupa’ya ait olacak, biz de “İstanbulsuz bir Cumhuriyet” mi ilan edecektik, 29 Ekim’de?
Bilal Şimşir: Evet, Lozan’ı kaybetseydik “İstanbulsuz bir Cumhuriyet” olacaktı. Berlin Antlaşması ile iki Almanya kurulmuştu. Türkiye için de böyle bir korku vardı, İstanbul’un dışarıda kalması gibi. İstanbul’da padişah başkanlığında ayrı devlet kuracaktı İngilizler.
Lozan Antlaşması’nın 14. eki çok önemlidir, İstanbul ve boğazların boşaltılması ile ilgilidir. Burada, önce TBMM onaylayacak, sonra 6 hafta içinde boşaltma başlayacaktır, deniyordu. Bu yüzden Türkiye hemen Meclise sunup onaylatmıştır. Ancak, daha önceki Meclis yapısı olsa belki bu antlaşma bizim meclisten de geçmezdi!..
Lozan’da boğazlara tam egemen olamadık. Uluslararası Boğazlar Komisyonu kuruldu, 1936’da Atatürk ölmeden kısa süre önce Montrö’de kesin egemenlik geldi.
LOZAN’DA 12 ADAYI ALMADIK MI?
Hulki Cevizoğlu: Lozan’da Ege’deki 12 adayı da verdiler ama İnönü almadı, diye propaganda yapan sözde tarihçiler de var televizyonlarda.
Bilal Şimşir: 12 ada Lozan’ın konusu değildi. Bunlar Kurtuluş Savaşı’ndan çok önce, 1912’de İtalyanlara kaybedilmişti. Lozan’da hiç tartışılmadı.
İmroz (Bozcaada), Gökçeada ve Semadirek’i kurtardık Lozan’da. Çünkü bu adalar, boğazların güvenliği açısından çok önemli idi.
“ANLAŞMA” İLE “ANTLAŞMA” FARKLIDIR
Hulki Cevizoğlu: Dikkat ediyorum bazen “anlaşma”, bazen “antlaşma” diyorsunuz. Gençler için ikisi arasındaki farkı söyler misiniz?
Bilal Şimşir: “Antlaşma” Muahedename’dir. Meclis’ten geçme şartı vardır. “Anlaşma” ise mukavelename’dir. Örneğin ticari anlaşmalar.