Merkezinde “Kürt sorunu” var. Daha doğrusu “Büyük Kürdistan sorunu”.
Önce olguları sıralayalım.
KCK’da yönetim değişti. Murat Karayılan’ın yerine Cemil Bayık getirildi.
“Bilgimiz dahilinde” diye yazdı Tayyip Erdoğan’ın kalemleri.
“Onayımızla yapıldı” diyenler de oldu.
PKK’yı rahatsız etmedi nedense.
*** *** ***
İmralı’nın “açılım tıkandı” endişesi taşıdığı biliniyordu (7 Haziran görüşmesinde). “Umudum yüzde 50’ye indi” demişti.
“Yüzde 50 umutsuzum” demekti aslında.
BDP heyetine söylemiş, örgüte bildirilmişti.
24 Haziran’daki görüşmede bir adım daha atıldı.
İmralı “açılımın” açılması için iki mektup verdi. Biri örgüte. Yol haritası şeklinde.
Diğeri hükümete. Talepler beyannamesiydi.
Örgütün mektubu bir yere takıldı kaldı.
Kandil’e eli boş gitti BDP heyeti.
*** *** ***
Örgütten mektup tepkisi gecikmedi.AKP hükümetini tehdit etti açıkça. “Bir hafta süre” verdi.
Sonuç!? Mektup örgüte verildi.
Bildiğimiz kadarıyla BDP’den Kandil’e bir heyet gitmedi.
Sonuç 1: PKK tehdit etti, AKP boyun eğdi.
Sonuç 2: PKK ile MİT arasında bağlantı sorunu yok. Açık, işleyen, güvenilir bir temas mekanizması tesis edilmiş.
PKK’nın yeni askeri lideri Karayılan,mektubun hikâyesini de anlattı (17 Temmuz ANF/Fırat Haber Ajansı).
“Önder Apo çözümün ilerlemesi için ciddi çabalar sergilemekte, ikinci aşamada yapılması gerekenlere ilişkin bir mektup devlete yazmış, bir mektup ise hareketimize yazmıştır.Yanına giden heyete ise ‘eğer bu mektup size verilmezse demek ki adım atmak istemiyorlar’ demiştir... Bu mektup sonradan verildi.Mektup verilmemiş olsaydı, tıkanma yaşanacaktı.”
*** *** ***
Asıl sıcak gelişme hemen güneyimizde.
Erdoğan’ın deyişiyle “Kuzey Suriye”de.
PKK ve Suriye kolu PYD’den peş peşe açıklamalar yapılıyor.
Örneğin, Murat Karayılan altını çizdi (ANF, 17 Temmuz).
“Devrimin birinci yıldönümünde Rojava halkımız ve Batı Kürdistan siyaseti orada adım atmak istiyor. Yönetimini ve sistemini resmi olarak ilan etmek istiyor, yine birliğini kurmak istiyor. Bu şekilde resmiyetini kazanmak istiyor. Bunun çabasındalar. Bu da çok yerinde bir şeydir.”
Bir: Hemen güney sınırımızda Irak Kürt Federe Devleti’nden sonra ikinci bir “devletçik” daha kuruluyor. Yani Irak’ta Barzani, Suriye’de Apo devleti.
İki: Barzani devleti gibi, Apo devleti de bir “Kürt askeri zaferi”ne dayanmıyor. Dış müdahalenin “çocuğu”.
Üç: Barzani devleti gibi, Apo devletinin doğumuna da “Gerici Türkiye” ebelik yapıyor (“Gerici Türkiye”yi emperyalizmin hizmetindeki Türkiye anlamında kullanıyorum).
Burada Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun çabalarını dikkatle kaydetmek gerekiyor.
Dört: “Gerici Türkiye”, kendi eliyle “Kürt koridoru”nu Akdeniz’e doğru birkaç adım daha yaklaştırıyor.
*** *** ***
Suriye’de “özerklik” ne anlama geliyor?
Bölge şartlarına göre yaşayıp yaşayamayacağı ayrı bir konu.
PKK liderliği gelişmeye çok yüksek anlamlar yüklüyor.
“Kürdistan Halk İnisiyatifi” başlığıyla yayımladıkları bildiride iki vurgu var.
Bir: “Rojava’daki Kürdistan halkımızın 3. çizgi olarak meşrû savunma stratejisi çerçevesindeki mücadelesi her geçen gün doğruluğunu kanıtlamaktadır.”
İki: “Rojava devrimi Kürdistan demokratik ulusunun kutsal devrimidir. Rojava Kürdistan’ı bütün Kürdistan’ın kazanımı olduğu gibi, büyük kurtuluşun da ilk aşamasıdır.”
Proje belli.
Hedef, “Büyük Kürdistan”.
“İlk aşaması”, Rojava.
*** *** ***
Şu “üçüncü çizgi” meselesi.
Güya PKK, Suriye’de ne Şam’dan yana, ne de muhaliflerden. Ya da genel ifadesiyle Amerikan koalisyonuna da, Rusya İran-Suriye cephesine de taraf olmadıklarını iddia ediyorlar.
Oysa, bizzat Karayılan, Suriye’deki “devrim”i neye borçlu olduklarını açıksözlü şekilde kayda geçiriyor:
“Ortadoğu’da ve Suriye’de yaşanan gelişmeler bölge halklarına bazı imkânlar yaratıyor ve halkımız bu imkânlardan da istifade ediyor.” (ANF, 17 Temmuz).
Yani dış müdahale ve iç savaş.
Amerika ve ortaklarının yarattığı “dış müdahale” ve bundan kaynaklanan “iç savaş” yoksa, PKK’nın önü kapalı anlamına geliyor bu.
*** *** ***
Dışişleri Bakanlığı’na yakın bazı kaynaklarla Suriye’deki durumu konuştum.
Sıkıntının, daha doğrusu çıkmazın onlar da farkında.
“Türkiye zor durumda kalacak. Kamuoyu Suriye’deki PKK özerkliğini kabullenmez.”
Çare!
“İki seçenek gözüküyor. Biri PYD’yi tercih etmek, diğeri radikal İslamcı Nusra Cephesi’ni.İkisi birbirinden riskli.”
Esad’ı seçse her şey düzelmez mi?
“Bu saatten sonra mümkün değil.”
“Açılım”a da gönderme yaptı.
“Suriye’de özerklik, açılım sürecinde PKK’nın elini güçlendirir.”
Zaten Karayılan da aynı görüşte:
“Batı Kürdistan Devrimi sadece Rojava’yı kurtarmamış, aynı zamanda Kürt stratejisini de güçlendirmiştir.” (ANF, 17 Temmuz).
Kaynağın genel bölge tespiti, “Gerici Türkiye”nin nasıl duvara dayandığını gösteriyor.
“Mursi’nin yıkılmasıyla birlikte Türkiye’nin iki müttefiki kaldı. İkisi de devlet değil.Hamas ve Barzani.”
Uyardım. Barzani, Bağdat ile yakınlaşıyor diye. “Doğru, öyle bir eğilim var.”