Dünya egemenliği peşinde koşan küresel çetelerin her yanılgı ve yenilgiye karşı “B” ve “C” planları vardır. Planlar 5, 10 ve 25 yıllarla sınırlansa da hepsinin yedeği vardır.
Dedik mi? Dedik…
Bir Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve daha sonra Genişletilmiş Kuzey Afrika ve Ortadoğu Projesi olarak sahneye konulmak istenen dayatma 19 ülkenin sınırlarının yeniden çizilmesidir. Nihai amaçları şehir devletlerinden oluşan bir “Yeni Dünya Düzeni”dir. Bu yenidünyada, şehir devletlerini şirketlerin yönetmesi en büyük hayalleridir. Parti ve sendikaların olmasın, hatta ordulara da gerek yok… Küçük bir polis yeter… Diyen kişi Rockefeller’dan başkası değildir.
ABD 21. yüzyılda askeri gücünü Uzak Doğu’ya kaydırma kararı, yükselen Çin’e karşı mevcut durumunu korumaktan ibarettir. Ortadoğu’da ise taşeron kullanacağını Obama’nın ağzından açıklamıştır.
“Arap Baharı” denen uygulanmanın enstrümanı olan Ilımlı İslâm ise istenilen sonucu verememiştir. Mısır’da General Sisi darbesiyle iktidara taşınan Müslüman Kardeşler örgütü aynı General eliyle devrilmiştir. Ayrıca, Müslüman Kardeşler örgütü terörist ilan edilmiştir.
BOP’un alt başlığı olan Arap Baharı denen proje Suriye’de de raydan çıkmış tren gibi devrilmiştir. Şimdi sıra devrilen treni yeni bir makasta yola çıkarmaktır. Taşeronlar göreve…
Suriye’de taşeronlar eliyle beslenip büyütülen terör örgütleri yeni bir görev tanımıyla sahneye çıkartılmıştır. IŞİD…
Bu arada Suriye’nin destekçisi Rusya’ya karşı yapılan Ukrayna üzerinden dayatılan kumpas da ellerinde patlamıştır. Batı’nın ambargo tehdidine Putin Avrasya Ekonomik Topluluğu’nu kurarak ve Çin ile anlaşmalar yaparak anında cevap vermiştir.
IŞİD denen örgüt eliyle ABD Irak’ı Kürt, Sünni, Şii bölgeleri olarak üçe bölme planının tamamlamanın peşindedir. Bu hamlede IŞİD’in suskun ortağı Barzani’dir.
Irak’ın demografik yapısı da IŞİD saldırısı eliyle yeniden düzenlenmektedir. Türkmen nüfus Kürtlere bırakılacak bölgelerden sürülmeye çalışılmaktadır.
Satır aralarında ise Irak petrollerini Barzani ile ortaklaşa satan AKP anlayışına karşı aba altından değil alenen silah gösterilmektedir.
Büyükelçilik ve konsolosluklar vatan toprağıdır. Oralara yapılan saldırı bir savaş sebebidir. Ama bu devlet konumundaki ülkeler için söz konusudur. Erdoğan, Gül, Davutoğlu üçlüsüne teslim edilen Türkiye’den böylesi bir tavır beklemek hayal bile edilemeyecek bir durumdur. Emperyalizmin desteğiyle iktidar olanların efendilerinin izni olmadan bir şey yapmaları mümkün değildir.
Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve PKK tehditleriyle soluksuz kalan Erdoğan’ın IŞİD eliyle yapılan dayatmaya karşı yapacağı hamle ancak ABD’nin şikesiyle mümkündür.
Küresel çetelerin kendi amaçlarına hizmet etmesi için kurdurdukları terör örgütlerini zaman içinde “terörist örgüt” listesine almaları bir aldatmacadan ibarettir. Yapılan vahşet ve katliamlar karşısında taşeron terör örgütlerini suçlayıp kendisinin sütten çıkmış gümüş kaşık gibi gösterme tezgâhıdır.
Ne demişler “Dar zamanda setr eder kadının feracesi, sonunda görünürmüş Vehbi’nin kerrakesi”…
Meraklısı için ek: "BOP çöktü, bölünme dönemi bitti, şimdi birlik zamanı" diyenlerin kulakları çınlasın.