Türkler var oldukları günden beri nice badireler atlatmış, kadim bir Millettir.
Başlarına gelen ve gelebilecek olan her türden sıkıntıyı, birlik içinde aşmışlardır. Bunun Türk tarihinde örnekleri çoktur.
Türklerin öteki uluslardan en önemli ayrıcalığı, başına gelen sıkıntılara, mihnetlere sabırla göğüs germesi, her türlü mihneti, tevekkül ile atlatmadaki insanüstü maharetidir.
Türklerin önemli özelliklerinden birisi ve beklide en dikkate değer olanı, başlarına gelebilecek felaketleri önlemek için derhal harekete geçme eğilimlerinin, kısa zamanda olaylara müdahale etmek yerine beklemeyi tercih etmeleridir.
Bu manevi hal, bir süre sonra doruk noktasına ulaşabilmekte, ama işlerde sarpa sarmaya yüz tutmuş olmaktadır.
İşte bundan sonra Türk harekete geçmekte, uyuyan dev uyanmaktadır.
Bu halin en önemli yanı ise az emekle, az gayretle önlenebilecek işler, çok emekle, çok gayretle önlenebilecek bir düzeye ulaştıktan sonra ortaya çıkmakta oluşudur.
Küresel emperyalistler, küresel Siyonistler, Türk Milletinin bu yanını çok iyi bildikleri için, onu savaş alanlarında yenmek yerine, siyasal ve toplumsal olayları, üstümüze abandırarak, kirli tezgâhlar kurarak, bizi içimizdeki işbirlikçilerini de kullanarak yok etmeye çalışmakta olduklarıdır.
Bu gerçekleri, Yüce Türk Milletine çok iyi anlatılmalıyız. Küresel aktörler, Türk Milletinin Milli Birliğini bozmak, Milli benliğini yok etmek için şimdiye kadar uyguladıkları şer planlarının bin katına bedel olacak, şerli planlarla saldırılarını yoğunlaştırmaktadır.
Yüreğinde, azıcık Millet sevgisi olan hiçbir Türk çocuğu, bu Milli vebalin yükünün altından kalkamaz.
Kendi öz Milletine, anasına, babasına karşı girişilen bu yok etme, tarihten silme planlarına karşı, el birliği ile mücadele etmek, bir şereftir. Çünkü Milletimiz, bizim atalarımız, babalarımız, analarımızdır. Bir evladın kendi soyuna karşı en önemli görevlerinden birisi de, soyunun yaşamasıdır.
Bunu, ağızsız, dilsiz hayvanlar, ağaçlar kuşlar yapıyorken, bizim öz atalarımıza karşı daha derin ve karmaşık görevlerimizin olduğunu sakın unutmayalım.
Milletimizi uyandırmak, başımıza gelecek felaketlerden haberdar etmek, boynumuza yükletilmiş borçtur.
Hiçbir bahane, bu Milli vebalin sorgusunu engelleyemez.
Bu vebal, Türk Milleti kadar büyük, Türk tarihi kadar derin ve Türk denizleri kadar engindir.